1 Aralık 2012 Cumartesi

Kısırlaştırma (Nötrleştirme) Hakkında

Bu yazımda "kısırlaştırma" kelimesi yerine "nötrleştirme" kelimesini kullanacağım. Bu uygulamayı savunmamın öncelikli sebebi nüfus kontrolü değil; köpeklerimizi cinsiyet hormonlarının getirdiği zararlı etkilerden korumak.  Yani köpeklerimizi cinsiyetsizleştirmek, nötrleştirmek, onları "dişi" ya da "erkek" değil, "köpek" olarak daha mutlu yaşatmak -ki bunca yuva arayan sahipsiz köpek varken nüfus kontrolünün önemini yadsımıyorum.

İnsanlara köpeklerini erken dönemde nötrleştirmelerini tavsiye ettiğimde, genelde aynı tepkileri alıyorum: "ay yazık", "doğasını bozmayalım", "bir kere anne/baba olsun"...

İnsanca düşünüyoruz, ama bu insanlaştırmanın bir faydası yok ki hayvancağıza, hatta zararı var. Ben de nötrleştirme konusunda net karara sahip değildim, çokça fikir alışverişinde bulunduktan sonra bakış açımın netleşmesini sağlayan, beni araştırmaya sevk eden sevgili eğitmen arkadaşım Tuğba Dursun'a ayrıca teşekkür ederim.

İşin sağlık kısmıyla ilgili şu makaleyi okuyunuz.
Köpeklerde nötrleştirme yapılmamasının beraberinde getirdikleri ile ilgili şu sayfayı inceleyebilirsiniz.


........>>

Ev hayvanlarında kısırlaştırmanın sağlık ve davranış üzerine etkileri onyıllardır tartışılmaktadır. En güncel bilgiler ile, özellikle de kısırlaştırma konusunda aklında soru işaretleri olan, köpekleri için "anneliği/babalığı bir kez tatsın" diye düşünen kişiler için uzmanlık alanım olan köpekler konusunda fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Kısırlaştırmanın tavsiye edilmesinde sağlık, davranış ve ırk özelliğinin korunmasına dair sebepler iç içe düşünülmelidir.

SAĞLIK AÇISINDAN:

Dişi köpeklerde kısırlaştırma ile rahim alındığı için hangi yaşta olursa olsun zaten rahim kanseri olamayacaktır; ama ilk kızgınlıkla birlikte salınan hormonlar ile meme bezleri aktifleşir, hücre yapıları değişir. "Bir kez doğum yapsın sonra kısırlaştıralım" dediğinizde rahim kanseri riskini elimine etmenize rağmen meme kanseri riski çok azalmaz. ERKEN (ergenlik öncesi) kısırlaştırma bu yüzden önerilir.
Bir diğer yandan, anne köpekler hamilelik ve emzirme döneminde yavrularına gereken besinleri sağlamak için (ne kadar iyi beslenirlerse beslensinler) kendi vücutlarından harcarlar. Özellikle büyük ırk dişi köpeklerde doğum ve emzirme ileri yaşta kemik erimesi riskini arttırır.


Erkek köpeklerde erken kısırlaştırma ise testis kanseri riskini sıfırlar, prostat kanseri riskini azaltır. Davranışsal etkilerle evden kaçma, kavga etme gibi sebeplerle oluşan yaralanma ve ölüm risklerini azaltır.

Köpeklerde kanser görülme oranlarını inceleyebilir, veterinerinize kısırlaştırılmamış 6 yaş üstü köpeklerde gözlemlediği sağlık sorunları ve bunların kaynaklarını sorabilirsiniz. Pyometra, Mast Cell Tumor, Mammary Adenocarcinoma, Hemangliosarcoma, Lymphoma gibi rahatsızlıklar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Ya da bu makaleyi inceleyebilirsiniz: http://www.allpetsmacomb.com/casesspayneuter.html

Erken yaşta (4-7 ay) kısırlaştırma, sanılanın aksine köpeklerin fiziksel gelişimine olumsuz etkide bulunmaz!
 

Büyüme hormonu olan Adrenokortikopropin, hipofiz bezinden salgılanmaktadır, üreme organları ile ilişiği yoktur. Östrojen ve testosteron hormonları yalnızca ovaryum ve testislerden değil, böbrek üstü bezlerinden de salgılanmaktadır! Ek olarak, bir grup ergenlik öncesi kısırlaştırılmış erkek, bir grup ergenlik sonrası kısırlaştırılmış erkek ve bir grup da kısırlaştırılmamış erkek köpeklerle yapılan bir araştırmada elde edilen sonuç şunu göstermiştir: Erken kısırlaştırılmış köpekler diğerlerine oranla 1-2 inç daha yüksek vücuda sahip olmuşlardır. Bu sonucun bilimsel olarak açıklaması şöyle yapılmıştır: Testosteron hormonu, kemiklerdeki büyüme plaklarına "yavaşla ve dur" emrinin verilmesinde rol oynar. Ergenlik öncesi kısırlaştırılan köpeklerde bu hormonun azlığı, büyümenin yavaşlatılmasına dair emrin verilmesini geciktirmekte, dolayısıyla daha iri köpekler olmalarını sağlamaktadır.


DAVRANIŞ AÇISINDAN: 
Köpeklerin ve kedilerin annelik güdüleri vardır, evet ama annelik güdüleri ve duyguları yalnızca ilk çiftleşmenin beraberinde gelişir. Doğum yapmamış bir köpeğin annelik kavramı henüz oluşmamıştır. İnsanlar henüz çocukluklarından beri anne ve babalık duygularına özendirilerek, bunun bir gün olacağı kendisine sözel olarak anlatılarak ve hayal ettirilerek büyütülürken, kedi ve köpeklerde anne ve babalık sadece ilk kez gerçekleştiği anda öğrenilir, ergenlik öncesinde böyle bir kavram öngörüleri, dolayısıyla istekleri yoktur!

Yaygın yanlışlardan biri, köpeklerin kendi aile bireyleriyle çiftleşmedikleri kanısıdır. Buna örnek olarak Kangal'lar gösterilir. Oysa bu durum onlar Kangal oldukları için değil, aynı köyde aile üyelerinden hiç ayrılmadan büyüdükleri içindir. Doğada tüm canlılar kendilerine en uzak birey ile çiftleşme eğilimindedirler. Kurt, sırtlan, afrika yaban köpeği gibi sürü halinde yaşayan predatörlerin tamamında çiftleşme hakkı sürü lideri olan dişi ve erkektedir. Diğer bireyler çiftleşmek için sürüde ayrılarak yabancı bireyler ile kendilerine yeni aileler kurarlar. Dişi köpeğinizin erkek bir yavrusunu 2 aylıkken sahiplendirip, 8 ay sonra köpeğiniz kızgınlıktayken yanına getirirseniz hiç sorgulamadan çiftleşirler!

Dişi köpeklerde geç kısırlaştırma sonrası mizacın sertleşmesi ve aktivitelere isteksizlik görülebilirken erken kısırlaştırma sonrası böyle değişimler görülmemektedir. Erken kısırlaştırma sonrası kilo alma sorunu yaşamazken, geç kısırlaştırma sonrası kilo alma eğilimi görülür.

Erkek köpeklerde testosteron çok baskın bir hormondur, ortalama 7 aylık yaştan itibaren ergenliğe giren erkek köpek sürekli olarak koklamak ve idrar ile işaret bırakmak suretiyle kendine eş arar, bu sırada çevredeki diğer erkek köpeklerin varlığı onda sosyal anksiyete yaratır. Oyun arkadaşlığı dönemi sona ermiştir, karşılaştığı her köpeğe ya eş ya da rakip gözüyle bakar, tek çabası rakiplerini alt edip üremektir. Bununla birlikte dominasyon ve agresyon görülür, kaynak koruma gözlemlenir. Babalık duygusu sadece ve sadece çiftleştiği dişi ve doğan yavrularıyla birlikte yaşarsa ortaya çıkar -ki bu babalıktan ziyade sürü liderliğidir.

Özellikle erkek köpekler için ERKEN (ergenliğe girmeden) kısırlaştırma işte bu stresi yaşamaması için tavsiye edilir. 

Amerika'da yapılan istatistiklere göre yollarda araç çarpması sonucu ölen köpeklerin %75'i, davranış sorunları sebebiyle barınağa terk edilen köpeklerin ise %70'i nötrleştirilmemiş erkek köpeklerdir.

Erkek köpeğinizde testosteronun etkileri adına vereceğiniz karar "ya hep ya hiç"tir. Ergenliğe girdikten sonra yapacağınız kısırlaştırmalar "erkek davranışları"nı silmez. Çünkü beyin çoktan testosteron ile yıkanmış; işaretleme, eş arama, kur yapma, çiftleşme, rakiplerini alt etme, baskınlık gibi davranışlar bir kez öğrenilmiştir. Ergenlik sonrası (geç) kısırlaştırılmış bir erkek köpek sadece sperm üretemeyen bir köpektir... Ş
ikayet edilen davranışların çoğu (işaretleme, baskınlık, agresyon, kontrol edilememe, kaynak koruma, insanların-objelerin üzerinde çiftleşme hareketi gösterme vb.) erkeklik hormonunun tetiklemesiyle ortaya çıkmakta. Bu davranışların önlenmesi için yapılan tüm düzeltme çabaları, aynı anda gaza basarken durmaya çalışmaya benziyor. Hormonlar bu davranışları ileri iterken, sahipler/eğitmenler geri çekmeye çalışıyor ve bu durum köpek üzerinde ciddi bir stres biriktiriyor. Bilindiği üzere strese maruz kalan canlılar fazla miktarda adrenalin salgılarlar. Yaşanan stresin yoğunluğu ve maruz kalma süresine bağlı olarak, stres öğesi ortadan kalktığı andan itibaren kandaki adrenalin düzeyinin normale dönme süresi 6 aya kadar ulaşabilmektedir!

Erkek bir yavru ergenliğe girdiği anda "erkek davranışları"nın kapısı bir daha kapanmamak üzere açılır. Peki bu "erkek davranışları" nelerdir? Neden bunları öğrenmesini istemiyoruz?



  • Bölge belirlemek: 
    -idrarla işaretlemek 
    -sesle işaretlemek (havlama) 

  • Sosyal statü belirlemek: 
    -baskın davranışlar (kaynak koruma, efelenme, agresyon) 
    -idrarla işaretlemek (rakiplerinin işaretlerini kapatma) 

  • Eş aramak: 
    -dişilerin kokusunu takip etmek (evden kaçma, tasmayı çekiştirme, tasmadan kurtulup kaçma) 
    -çiftleşme davranışları (kur yapma, üstüne binme) 
    -idrarla işaretlemek 
    -rakiplerini bertaraf etmek (işaretlerini kendi işaretiyle kapatma, baskın davranışlar, agresyon)


  • Bu davranışlar çoğunlukla diğer köpeklere yöneliktir. (Küçük bir erkek Terrier kocaman bir erkek Akbaş'a "burası benim bölgem!" diyerek agresyon gösterdiğinde olay ölümle sonuçlanabilir!)
    Yine, evdeki insan sürüsünün içinde sosyal statü dengesizliği varsa insanlara yönelik olarak da bu davranışları gösterebilir. (Evdeki eşyaları idrarla işaretleyebilir, evdeki bireylerden birini sahiplenip diğer bireylere agresyon gösterebilir vb.)


    Oysa erken kısırlaştırılmış bir erkek köpek, diğer köpekler (kısırlaşmamış erkekler) için yeterince hormon kokmadığından tehdit olarak görülmeyecektir. Evdeki sosyal statüsü için işaretlemeyi kullanmayacaktır. Çevresindeki köpekleri eş ya da rakip olarak değil, oyun arkadaşı olarak görecektir. Elbette, kısırlaştırma her yaştaki erkek köpeğin davranışlarını genel olarak sakinleştirir, ancak geç yapılan kısırlaştırma yukarıda belirttiğim "erkek davranışları"nı silmez.

    Cinsiyet hormonlarının aktive olduğu ergenlik döneminden itibaren geçen her günde o istemediğiniz davranışların kaynağı sadece hormon olmaktan çıkıyor, artık öğrenilmiş davranış olarak hafızada yer almaya başlıyor. Nötrleştirmede geciktiğinizde köpeğinizin hafızasında "şu kokuyu alınca bu yapılır" şeklinde etki-tepki tanımlamaları çoktan yerleşmiş oluyor. Özellikle de "bir kere çiftleşsin, sonra kısırlaştıralım" fikrini uyguladığınızda önceden sadece motor içgüdü ile yaptığı davranışların bir sonuca ulaştığını öğrenmiş oluyor. İşte bu yüzden köpeğinizi artık nötrleştirmeniz gerektiği kararına istenmeyen davranışların ortaya çıkıp yerleşmesine izin verdikten sonra ulaşmanız aslında ona yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden biri. Bütün sorunlu davranışlar gelişip yerleştikten sonra yapılacak operasyon bütün o sorunları bir anda "pufff" diye yok etmeyecek. Kandaki cinsel hormon düzeyinin yavaşça düşmesi, bununla birlikte hafızada yer etmiş bilgileri bilimsel metotlar kullanarak değiştirmek gerekecek. Bu da bir uzmandan yardım alarak çok daha fazla zaman ve çaba harcanması gerekiyor demek. Hatta bazı davranışlar %100 geri döndürülemiyor, az bir oranda da olsa kalıyor. (Ne eğitmenlerin ne de veterinerlerin elinde "sihirli değnek" vardır!)


    Güncel bir örnek ile nötrleştirilmemiş genç bir erkek köpeğin ergenlik öncesi-sonrası davranışlarını anlatayım:

    Barınaktan sahiplenilmiş bir Labrador Retriever melezi olan Börni ile 25.12.2011'de kendi evinde ailesi ile eğitime başlamıştık, barınakta olduğu dönemde yaşı çok küçük olduğu için kısırlaştırma yapılamamıştı. Börni'nin henüz yaklaşık 5 aylık olduğu o dönemde konsantrasyon sorunu yoktu, işaretleme davranışı henüz başlamamıştı ve hiçbir baskınlık ya da agresyon eğilimi yoktu. Sahiplerine Börni'yi vakit kaybetmeden nötrleştirmelerini tavsiye etmiş, yaparlarsa ne olur yapmazlarsa ne olur tek tek anlatmıştım. 6 hafta süren eğitimimiz bittiğinde henüz nötrleştirme operasyonu yapılmamıştı. Daha sonra 20.07.2012'de Börni bize eğitim-pansiyona geldi, ailesi tatildeyken bizimle kalacaktı ve aynı zamanda eğitimi pekiştirilecekti. Hala nötrleştirilmemişti ve o artık yetişkin bir erkekti.


    Bizimle pansiyonda kaldığı 3 hafta boyunca Börni ile yaşadığımız sorunlar:



    Eve gelir gelmez ortak kullanılan köpek yatağını idrarıyla işaretledi. Bunu bir daha yapmadı, ancak bahçedeki bütün dikey konumlu eşyaları da mütemadiyen işaretledi. Açıkça bir sosyal statü kanıtlama çabası vardı, katıldığı sürü içinde yer edinmeye çalışıyordu, bu önemli bir gizli stres sebebiydi. Börni ile eğitim çalışabilmek için evdeki diğer köpekleri bahçeye ya da başka bir odaya aldığımda onlara ulaşmak için sürekli sızlanarak evin içinde gezdi, ödüllere konsantre olamadı. Yürüyüşler için dışarıya çıktığımızda da sürekli çevredeki kokularla ilgilenip işaretleme ile meşgul olduğundan yine eğitime konsantre olabilmesi için daha fazla zaman ve çaba harcamam gerekti. Evdeki dişi köpekler olan Yuki ve Millie'yi sahiplenerek koruma eğilimi gösterdiğini ve "kısırlaştırılmış" erkek köpeğimiz Mayday üzerinde baskınlık kurarak dişilerden uzak tutmaya çalıştığını fark ettim. Mayday ile Börni'yi gözetimsiz olarak bir araya getirmedim, ayrı tuttum, kontrolüm altında bir araya geldikleri her fırsatta ise Börni Mayday'e karşı önce baskın bir tavır sonra hafif bir agresyon gösterdi, bir kere saldırma girişiminde bulundu.
    Kısacası hormonlarıyla birlikte Börni artık sürekli içinden "eş bul, rakiplerini alt et" diyen bir sese sahip. Sürekli endişe halinde, karşılaştığı her yerde dişilere kur yapmaya, erkek köpeklere baskınlık kurmaya çalışır durumda. Oysa ki Börni "erkek" olmadan önce, nötr bir yavru köpek olarak oldukça dengeli ve uyumlu bir köpekti. Şimdi nötrleştirilse bile, son 6 aydır öğrendiği cinsel güdü kaynaklı davranışlar devam edecek, bunları geri döndürmek için ciddi çaba harcanması gerekecek...


    Eğer düzenli olarak çiftleşme sağlayabilecek, üreme içgüdüsünü tatmin edebilecekseniz (ki bunun için köpeğinizin şecereli sağlıklı şampiyon bir damızlık olması gerekir ) bırakın "babalığı tatsın". Ama ömrü boyunca belki bir belki üç kere çiftleştirebileceğiniz bile kesin değilse, testosteron ona bu içgüdüleri aşılamadan ÖNCE kısırlaştırın!



    HER ŞEYE RAĞMEN KÖPEĞİNİZİN ÜREMESİNİ İSTİYORSANIZ:
    Köpeğinizin mensup olduğu ırkın özelliklerini korumakla yükümlüsünüz ve aynı zamanda doğacak yavruların sağlığından ve psikolojisinden sorumlusunuz.

    Bunun için köpeğinizin Köpek Irkları Federasyonu'na kaydettirilmesi, ırk standartları değerlendirilmesine tabi tutulması ve üreme izni alması gerekir, böylece doğan yavruların bu ırkın temsilcisi olacakları (ırkın korunacağı) onaylanır, soy kütüğü belgesi çıkartılır. Köpeğinizin ve kendisinin ve eşinin olası genetik yatkınlıkları belirlemek üzere DNA testlerinden geçmesi gerekir. Bu testler ile dişi ve erkek köpeğin patella, kalça ve dirsek displazi, glokom, dejeneratif miyelopati (DM), hemofili, progresif retinal atrofi (PRA) gibi genetik kalıtım ile taşınan hastalıkları taşıyıp taşımadıkları belirlenir.
    DNA testleri henüz KIF tarafından aktif olarak uygulanmasa da dünya çapındaki köpek federasyonları tarafından üreme için şart koşulmaktadır. http://vetgen.com/

    Doğan yavruların ilk 8 haftalarını "mutlaka" anne ve kardeşleriyle, evin içinde, insanlar ve eşyalarla temas halinde sağlıklı bir biçimde geçirmeleri gerekir. Doğumdan itibaren düzenli olarak insanlarla temas etmeli, sakince okşanmalıdırlar ve üçbuçuk haftalıkken tuvalet eğitimlerine başlanmalıdır. Yine bu dönem dahilinde kemirmek için eşyalar yerine oyuncağı seçmek, elektrikli süpürge gibi makinelere alışık olmak, insanların üstüne atlamamak, paçalarını çekiştirmemek gibi davranış ve karakter eğitimlerinin de BİLİNÇLİ şekilde yapılması, tüm bunlar olurken kablo ve prizler gibi tehlikeli eşyaların koruyucu kutular ya da çitlerle çevrilerek yavruların ulaşmasına engel olunması gereklidir. Bu konuda en ufak bir hata payınızın olmadığını unutmamalısınız!
    Tüm yavrular mikroçiplendirilmeli, yaşanan ilçe belediyesine kayıt ettirilmeli, sahiplendirilirken bu kayıt sahiplenen kişinin üzerine geçirilmelidir. Yavruların, sosyalizasyon için en önemli dönem olan "imprint period" bitmeden yeni ortamlarına alışmaları sağlanmak zorundadır. Bu nedenle yavrular yeni evlerine en geç 10 haftalıkken gitmelidir. Aynı zamanda anne köpeğin psikolojisi göz önünde bulundurularak yavruların hepsinin aynı günde değil, birkaç gün arayla teker teker yeni evlerine gitmeleri sağlanmalıdır.
    Tüm yavruların yeni sahipleriyle ömür boyu iletişimde kalabilmeli, yaşadıkları sorunlar nedeniyle köpeklerini vermek isterlerse durumu idare edebilmeli, yeni bir sahip bulabilmelisiniz ya da eğer onlar da köpeklerini üretmek isterlerse bilinçli olmalarını sağlamalısınız.

    Tüm bu anlattıklarımı ve daha fazlasını layığıyla uygulayabileceğinizden eminseniz, köpeğiniz sağlıklı (genetik hastalık taşımıyor) ve ırkının iyi bir temsilcisiyse, ileri yaşta karşılaşabileceğiniz pyometra ve kanser gibi rahatsızlıkları göze alıyorsanız, köpeğinizin ömründen çalmak sizi rahatsız etmiyorsa bırakın "anneliği/babalığı tatsın"!



    "Herkes kısırlaştırırsa köpeklerin soyu tükenmez mi" diye düşünen kişiler var. Şu ayrımı kaçırıyorsunuz: Köpeğinizi pet olarak besleyecekseniz erken yaşta kısırlaştırın. Köpeğinizin yavruları olmasını istiyorsanız gerekli secere kaydı ve dna testlerinden geçmiş olması şartıyla üreme iznini alırsınız. Kısaca, yavru yetiştirme ve köpeklerin soyunu devam ettirme işini sadece profesyonel bilinçli yetiştiriciler yapsın. (Burada yavru fabrikası çiftlikleri ve ticarethaneden farksız pet shopları kast etmiyorum!) "Köpeğinin bir yavrusunu isterim" diyen arkadaş ve tanıdıklarımızı, sokak ve barınaklardaki binlerce hayvandan birini sahiplenmeye ikna edelim. İlle de yavru ve safkan bir köpek istiyorsa, tüm belgelere sahip ve yavrularını ev içinde yetiştiren profesyonel bir breeder'a yönlendirelim.

    Hem dişi hem de erkek köpekte kısırlaştırma için en insaflı yaklaşım, henüz bu duygudan bihaber olduğu dönemde (7 aylık yaştan önce) yapılmasıdır.Düşünün:
    Zaten doğasının gereğini yaşayamadığı bir ortamda olan köpeklerimize hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin edemeyeceği bu içgüdünün baskısını yaşatmamız ne kadar doğru?
    Sorunların oluşmasına, olgunlaşıp yerleşmesine izin verip sonra da çözmeye çalışmak mı daha mantıklı, yoksa henüz sorun ortada bile yokken oluşma ihtimalini sıfırlamak mı daha mantıklı?
    "Erken kısırlaştırma" ile zaten henüz tanımadığı bir duygudan mahrum kalması mı, yoksa 
    "bir kez çiftleştikten sonra kısırlaştırma" ile bir kez tanıdığı duyguyu ömür boyu bir daha yaşayamayacak olması mı daha üzücü?


    Lütfen, köpeklerinizi ergenliğe girmeden (6-7 aylıkken) kısırlaştırın. "Dişi" ya da "erkek" değil, sadece "nötr köpek" olarak mutlu ve sağlıklı bir şekilde olabildiğince uzun bir ömür yaşasınlar. Takip edilme zorluğuyla birlikte sonları meçhul, kaybolmuş, barınağa düşmüş, trafikte can vermiş ya da şiddet görmüş yavrular dünyaya gelmesin. Bırakın, yavru yetiştirme işini "bilinçli" ve "işini düzgün yapabilen" yetiştiriciler yapsın.

    İlle de yavrulasın istiyorsanız, o zaman siz de yetiştiriciliğin nasıl profesyonelce yapılacağını öğrenin ve bir "home breeder" olun. ("Puppy-Mill" tipi berbat çiftliklerin ciddi ve etkili denetimlerle kontrol edilip düzgün şartları sağlayamayanların kapatılmasını diliyorum...)

    Lütfen, kısırlaştırmanın faydalarını tam olarak görebilmek için operasyonu köpeğiniz ergenliğe girmeden yaptırın. "Bizimki sakin, agresyon başlarsa kısırlaştırırız" derseniz, günün birinde zaten kısırlaştırmaya karar vereceksiniz ve bu operasyonun en büyük faydalarından yararlanma şansınız için geç olacak.



    Pozitif Köpek Eğitmeni, Veteriner Tekniker Gülru Batur




    Ek olarak, uzun zamandır düşündüğüm bir kararı artık uygulamaya geçiriyorum:
    Ev pansiyonumuzdan yaralanabilmeniz için köpeğiniz erkek ise nötr olması şarttır. Dişi ise nötr olması tercih sebebidir, nötrleştirilmemiş dişilerin aseksüel periyodda olması şarttır. 
    (Aseksüel periyod: Son kızgınlığın 1 ay sonrası ile bir sonraki kızgınlığın 1 ay öncesine kadar olan, hormonların normal seviyede olduğu dönem)

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder